13 Ocak 2012 Cuma

Tutsak Gönlüm


Ey gönül tutsak olmuşsun
Seni meşgul eden meşakkatlere
Kendini bırakırsan bu hırsa
Kurtaramazsın benliğini
Vursan da neştere
Özünden ayrı düşmüşsün
Araçlar amacın olmuş
Bir türlü alamıyorsun.
Bir ev bir araba bir iş
Nedir gayen nereye gidiş
Daha ne istiyorsun tamahın nedir
Bu hırs dünyanı kuşatmış
İvme ivme örmüş her tarafını
Güzellikler ruhunun içlerine
Ta  derinliklerine taşınmış
Yüzündeki o masumiyet
Gözlerindeki   bakış
Sözlerindeki akış
Güzel olan ne varsa
Bir bir aşınmış
Hatta neredeyse  silinmiş
Başkalıklar doldurmuş
Sende olmayanlar içinde
Yerleşecek yurt bulmuş
Önemsizler önemli
Çirkinlikler sevimli
Anlayacağın sen gitmişsin
Yerini bir başkası almış
Kölesi  olmuşsun değişen tarzının
Prangalanmış ayakların
Seni doğruya taşıyamaz
Esiri olduğun duyguların.

Sevmeye koş ne duruyorsun?
Bağırıp çağırmak da nedir?
Şu kini nefreti unut
Yok eğer başaramam diyorsan
Hiç değilse sonuna kadar uyut
Neyin hırsı, neyin kini bu?
Kötü görme onu bunu
Kendine tapınmaktan başka
Mutsuzluktur bunun sonu
Ey gönül sana sesleniyorum
Aç kulağını duy beni
Duyguların coşmuşken dinle
Zira yabana atarsın doğru sözleri

Bütününle önüne koy kendini

Bir yabancı kılığında görüver
Herkese uyguladığın ölçülerini
Kendi  üzerine de koyuver
O zaman  görürsün gerçeği.
Hırs hem taşıyanı
Hem de rastladığını zehirler
Onu bir şey gideremez
Üstünden aksa da nehirler

Hala bir şeyler duyuyorsan içinden
Edebi özlüyorsan özünden
Hikmeti duymak istiyorsan  dilinden
Ne duruyorsun sevmeye koş
Koş da güzel duygularla coş

Ama sen hiç  oralı değilsin
Anlıyorum ki ; sen kelepçelisin
Kendine göre, şu an en iyi yerdesin
Bir musubet gelmezden önce
Tavsiye alacak  durumda değilsin.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder