Çocukluktan kurtulup
Gençliğe adım attım
Kendimi hayatın içinde
Heyecan ile attım.
Düştüm bir tufan ortasına
Hep sürüklenip durdum
Ne olacağını bilmiyordum
Artık başım değdi taşa
Gerçeği görmem için
Ömrüm gitmesin boşa
Zamanında dinlemedi sözümü
Bana isyan eden ayaklarım
Ta ki ağrılar başladı
Yaşlandı organlarım.
Anladım ama, ne anlayış
Sonra başladı hakka yakarış.
Yönüm değişince her şey değişti
Yolum başka alemlerle birleşti.
Sendedir tüm isteklerim
Çözülür kapında düğümlerim
Kırılan umutlarım onmayınca
Gerçeğe yol bulmayınca
Çaresizliğimi anladım
Son kapıya yöneldim.
Çünkü muhtacım
Sensiz hiç bitmeyecek sancım
Yeniden yeşermek isteyen güller
Elbet ona yönelirler.
Sevgide buluşur sevenler
Anlama yeteneği olmayan bende
Aradığımın hepsi sende
İşte bütün mesele burada
Önce kendine bak
Gerçeği gör bre ahmak
Kendi kendini çözebilir misin
Fizik ve ruhun hangi noktada
Birleştiğini görebilir misin?
Biliyorum sanıp biriktirdiklerin
Düşünüp hayal ettiklerin
Nereye yerleşir.?
Bir parmağının oynaması
Yüzünün tebessümü
Ufacık bir hareketin
Nereden alır bu emri
Vücudun beynine nasıl tabii durur
Her dediğini yapar kul köle olur
Önce bunu keşfet ve tanı
Bildiklerinin yanında
Nice bilinmezlerin olacak
Beynin, cevabını bulamadığın
Binlerce soruyla dolacak.
Karşılıksız kalan her sorunun
Cevabının olduğu yere gidersin
Hem gidersin hem de
Kendince bir şeyler üretirsin
Bu kafayla bu yollarda
Neyi bulmayı ümit edersin?
Seni yaratana teslim olmayı
Artık bilmelisin.
Nisan 2002
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder