13 Ocak 2012 Cuma

Hep Bu Ses 2



Allahın adıyla başlayan
Bu muhteşem çağrıyı
Doyumsuz bir aç gibi
Kulaklarıma doldurmak
Ruhuma kazımak
Dağa taşa yazmak
Gelir içimden
Bu sesi özgürce duymanın
Hep özlemini duyarım
Sahtesiz riyasız bir alemin
Hayalini kurarım
Kimseye duyurmadan
Ben içime ağlarım

Öğle sıcağının zirvesinde
İkindinin  serin gölgesinde
Yorgun gün son demine
Veda rengine büründüğünde
Alacakaranlığın lacivertleştiğinde
Ötelerin esrarlı ışıkları arasında
Göklerin o sihirli sesleri
Nazla gelip içime akar
Her defasında sinemi
Daha bir  başka yakar
Gözlerimden gönlüme
Sım sıcacık manalar akar.
Beni bir şeye yöneltir
Yüzümü yerlere sürmeye
Gizlilikler yurdu  içimi
Sahibine dökmeye.

Zahiren birileriyle bir anlamda
Aynı mekanda bulunuyor,
Onlarla bir şeyler paylaşıyor olsam da
Niyet ve nazarımın farklılığı
Aynı yerden, ayrı alemlere taşır
Bir gözüm dünyadayken
Bir gözüm ukbaya karışır
Dünyevi  arzular zayıflarken
Uhrevi istekler zirveye ulaşır.
İçimi  olabildiğine
Genişlemiş hissederim
Namazgahın başında biter
Kendimi buraya  resmederim.
Bu sesi duyduğum  zaman
Hezeyanıma küserim.
Bu duyum bir deniz
Bense içinde bir balık
Onu içime çektikçe çekiyorum
Kimi zaman canlı kimi alık
Sürekli bunu tekrar ediyor
Onda buluyorum sağlık
Sonsuza kadar tekrarında
Göremiyorum fenalık

İstiyorum ki yeniden yaratılışta
Bu sesle mantar gibi biteyim
Bununla nasıl gidiyorsak
Dönüşte bununla geleyim
Ne zaman bu çağrıya uysam
Ufkumda bir büyü oluşur
Zaman ve mekan ötesine
Sihirli alemlere uçarım
Yaratana emanet olmanın
Hazzına  koşarım.
Kaselerle kevseri yudumlar
Her anımda  şifalar içerim.
Bu halde bin asır kalmak
Geçse de gönlümden
Verilen  ömrümü yaşar göçerim.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder